HkNyLdZzZ ADMİNİSTRATOR
Mesaj Sayısı : 214 Yaş : 33 Nerden : İzmir/Buca Lakap : HkN yLdZzZ Rep Gücü : TAKIMI : Points : 0 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 01/11/08
| Konu: EDEBİYAT HAKKINDA Perş. Kas. 13, 2008 8:51 pm | |
| EDEBİYAT:Yazarın düşünce ve duygularını, okuyanın estetik bir tat almasını sağlamak amacıyla yazılmış ya da böyle bir amaç gütmese de biçimsel olarak bu düzeye ulaşmış yazılı yapıtların tümüne verilen isimdir. KAPSAMI:Edebiyat düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak tanımlanabilirse de her anlatı her metin edebiyat tanımı içerisine sokulmaz. Amacı okuyucuya estetik bir lezzet sunmak değil de onu bir konuda aydınlatacak teknik bilgileri içeren yapıtlar (bilimsel makale veya kitaplar, gazete haberleri gibi) edebiyat tanımı dışında değerlendirilirler. Bununla birlikte bazı müellifler bilimsel yapıt ve haberlerin edebi değer taşıtabilecek nitelikte olabileceği gibi sanatsal kaygı taşımayan şiirlere de rastlanabileceğini belirterek bu tanıma karşı çıkmışlardır... EDEBİYAT KURAMLARIEdebiyatın sınırları önceden belirlenmiş form ve kurallara göre tasarlanarak oluşturulan bir üretim mi yoksa baştan tasarlanamayan üretim sırasında bilinçaltı ve geçmiş tecrübelerin ışığında oluşturulan özgün bir yaratı mı olduğu Eski Yunan'da bu yana tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Öyleyse edebi metnin üretimini sorgulayan ki ana görüş vardır. KURGUCU ANLAYIŞİlk temsilcisi Aristoteles olup, ünlü düşünür Poetika adı çalışmasında tragedyayı enine boyuna incelerken kurguyu ön plana çıkararak sanatsal dışavurumu ikinci plana atmıştır. DIŞAVURUMCU ANLAYIŞMS. 1. yüzyılda Eski Romalı düşünür Longinus ait Peri Hypsous (Yücelik Üzerine) adlı çalışmasında bir yapıtın sanatsal değerinin içindeki coşku miktarı ile ölçülebileceğini iddia ederek kurgucu anlayışı reddetmiştir. 20. yüzyıl'dan itibaren her iki anlayışın ortaklaşa yansıtıldığı eserler üretimiştir. Sözgelimi James Joyce’un Ulysses adlı romanı hem kusursuz bir kurguya hem de dışavurumun en abartılı ve yoğun kullanıldığı devrimci bir çalışma olarak dikkat çekmektedir. EDEBİYAT TÜRLERİ
- Şiir
- Düzyazı
- Drama
- Diğer anlatım türleri
ŞİİR: Dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatı olarak tanımlanabilirse de değişik sanat anlayışlarına göre farklı görüşler de dile getirilmiş hatta şiirin tanımlanamayacağı da öne sürülmüştür.
Nesir: Edebiyatta düzyazı sanatı. Dil kurallarından başka hiç bir ölçüye bağlı olmayan düz ve tabu anlatma yolu. "Yunanlıların ve bilhassa Latinlerin nesir dedikleri nesir, hulasa bugün aydınlığının hudutsuzluğuyla insanları insan eden nesir araplar'da da yoktu, acemler'de de yoktu. Biz zavallı Türkler, Arap ve Acem'in tilmizleri olduğumuz için, ayrıca da, kendi milli kusurumuz olarak, az yazdığımız için nesirsiz kaldık. Asıl edebiyat nesirdir" (Yahya Kemal, edebiyata dair, İstanbul Fetih Cemiyeti 1984, s.70.) Eski nesir, “sade nesir” ve “süslü nesir” olmak üzere başlıca iki koldan yürümüştür. Sade nesir, konuşma dilinde yazılan, açık, tabiî nesirdir. Bu nesirle halkla ilgili eserler ve bazı tarihler yazılmıştır. Süslü nesir ise, yabancı kelime ve dil kurallarıyla yüklü, çeşitli söz sanatlarıyla ve kelime oyunlarıyla süslü nesirdir. Bu nesirle, aydın kimselere hitap eden eserler yazılmıştır. Yeni nesir'de, yazı dili konuşma dili ile birleştirilmeğe çalışılmıştır. Yazı dilinin konuşma dili haline getirilmesi hareketi, 1911 de Selanik'te çıkarılmaya başlanan “Genç Kalemler” dergisinde, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp gibi sanatçılar ve fikir adamları tarafından ileriye sürülmüş ve bu hareket, bugünkü yazı dilinin ayırıcı vasfı olmuştur. Yeni nesrin başlıca özellikleri şu noktalar üzerinde toplanabilir. Konuşma dilinde karşılığı bulunan yabancı kelimeler dilden atılmıştır. Bütün yabancı dil kuralları bırakılmış, Türk diline Türk grameri hâkim kılınmıştır. Eski nesir, çok kere, iç içe girmiş cümleciklerle uzatılan bileşik cümlelerle yazılırdı; yeni nesir ise, çok kere, kısa cümlelerle yazılmaktadır. Eski nesirde söz hüneri göstermeye çalışılır, cümle sonlarında seciler kullanılır, bunu sağlamak için de doldurma sözlere yer verilirdi; yeni nesirde ise seçici kullanılmaz, sadece düşünceleri anlatmaya yetecek kadar kelime kullanılır doldurma sözlere yer verilmez.
DRAMA
1-)DRAMA SANAT:Oyuncular için yazılan bölümleri kapsayan edebi bir formdur. En kabul gören bir tanıma göre drama; bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır. Yunanca'da anlamı hareket anlamına gelen “dran” eyleminden çekimlenmiştir. Çocuk Psikolojisi'nde ise drama, yaşamı, hayatı tanıtmak anlamına gelir. Dramalar medyanın çeşitliliğinde canlandırılabilir: canlı performans, film veya televizyon için özel dramalar. “closet dramas (tr:okunmak için yazılmış)” oyunlar gibi aynı formlarda (diyalogla, sahnelerle, sahne yönetimiyle) yazılır ama sahneye konulmasından çok okunması hedeflenir. Örnek olarak Seneca'nın oyunları, Byron'un Manfred'i ve Percy Bysshe Shelleynin Prometheus Unbound'unu verebiliriz. Imaginary Conversations of Walter Savage Landor'da olduğu gibi bazı dramatik edebiyat eserleri hiçbir şekilde oyunların canlandırılmış şekillerine benzemeyebilir. Drama, baştan başa müzikal içinde diyalogların ve şarkıların olduğu operada veya müzikal ahenge sahip oyunlarda örenğin Japon Noh dramasında oldu gibi müzik ve dansla sık sık birleştirilir.
2-)DRAMA ŞEHİR:(Yunanca:Δράμα) Yunanistan'da Doğu Makedonya bölgesinin en büyük şehri ve aynı adı taşıyan ilin (nomos) merkezidir. 2001 tarihiyle nüfüsu 55,632'dir Tarihi Makedonlar tarafından kurulan şehir uzun süre Roma hakimiyetin de kalmış ardından Bizans'a bağlanmış kısa bir süre de Bulgarlar'ın eline geçmiştir. Ardından bir süre yine Bizans hakimiyetinde kalmış ardından Sırplar tarafından ele geçirilmiştir. 1371'de Osmanlı egemenliğine girmiş ve 551 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Yunan bağımsızlık savaşındaki Osmanlı ordularının kumandan Mahmut Paşa Dramalıdır Dramalı Mahmut Paşa. Şehirde, Mahmut Paşa adına yaptırılan medrese 1853 yılında onarım görmüştür. Osmanlı döneminde şehire Anadolu'dan getirilen Türkmenler'le Balkanlar'daki bazı Pomak ve Arnavut toplulukları yerleştirilmiştir. 1912 Balkan Harbi'nde şehrin Yunanlılar'ın eline geçmesi sonucu buradaki Müslümanlar büyük acılar içinde bu şehri terketmiş ve Türkiye'ye gelmiş ve Mübadele anlaşması ile birlikte bu göçmenlerin büyük bölümü "mübadil" olarak Türkiye'de yerleşmiştir. Drama'nın köylüleri tütün yetiştiriciliği yaptıkları için Türkiye'de de Samsun, Bafra, Alaçam ve Manisa gibi tütün bölgelerine yerleştirilmişlerdir.
3-)DRAMA İL: (Yunanca: Νομός Δράμας / Nomos Dramas), Yunanistan'ın Doğu Makedonya ve Trakya coğrafi bölgesinde bir il.
| |
|